Rüya | Konular | Kitaplar

Rüyalar Osmanlı'ya dair neler anlatıyor?

Koç Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi'nde yardımcı doçent olarak görev yapan Aslı Niyazioğlu, 16. ve 17. yüzyıl dönemi Osmanlı'ya ait rüyaları inceleyerek, o dönemin sosyal yapısını araştırıyor. Rüya tarihçisi Niyazioğlu'yla rüyalar hakkında konuştuk.

Osmanlı kültür tarihçisi Aslı Niyazioğlu aynı zamanda rüya tarihini de inceliyor. Koç Üniversitesi'nde Osmanlı dönemiyle ilgili dersler veren Aslı Niyazioğlu, Osmanlı'ya ait rüyalar üzerinden belli bir dönemi araştırıyor. Niyazioğlu, müderrislerin, kadıların, şeyhlerin rüyaları üzerine ilginç bilgiler verdi.
-Kimlerin rüyaları üzerine çalışıyorsunuz?
16. ve 17. yüzyıl rüyaları üzerine çalışıyorum. Entelektüellerin, kadıların, müderrislerin ve şeyhlerin hayat hikayelerine bakıyorum. Onlarla ilgili yazılmış biyografik eserlerin bazılarında da rüyalar anlatılıyor. Onların nasıl rüyalar gördüklerini ve hangi temalar üzerinde yoğunlaştıklarını inceliyorum. Rüyaları ayna gibi de görebiliriz.
-Rüya tarihi dersi de veriyor musunuz?
'Osmanlı Tarihi', 'Osmanlı İmgeler Dünyası' ve 'Osmanlı Tarihinde Evliya Çelebi'yle Seyahat' dersleri veriyorum. Osmanlı kültür tarihçisiyim.
-O dönemde nasıl rüyalar görülüyor? Hangi temalar hakim?
Çalıştığım kaynaklarda entelektüellere ait daha çok meslek seçimleriyle ilgili rüyalar var. Mesela 'Kadı olmalı mıyım, kadılığa devam etmeyip tasavvuf yolunu mu seçeyim?' gibi rüyalar hakim. Mesela bildiğimiz bir örnek Evliya Çelebi'nin meşhur seyyah olma rüyasıdır.
17. yüzyılda yazılmış bu on yedi ciltlik seyahatname bir rüyayla başlıyor. Ayrıca o dönemde tasavvuf hayatıyla ilgili rüyalarını da kayda geçiriyorlar. Mesela Sultan III. Murad'ın Özlem Felek tarafından doktora çalışması sırasında incelenen ancak hala yayınlanmayı bekleyen rüya defteri var.
KADI OLMALI MIYIM?
-O dönemde görülmüş ilginç rüya örnekleri var mı?
17. yüzyıl döneminin önemli şeyhlerinden Celveti Şeyhi Aziz Mahmut Hüdai'nin rüyası var. Hatta şu anda Üsküdar'da da türbesini ziyaret etmek mümkün. Onun hayat hikayesini anlatan biyografi yazarları bir zamanlar nasıl kadı yardımcısı ve müderrisken bir rüya görüp de hayatını nasıl değiştirdiğinden bahseder. Tabii ki bunlar anlatılanlar, aslında böyle bir rüya görüp görmediğini bilmiyoruz. Aziz Mahmut Hüdai rüyasında cennette görmeyi beklediği kişileri cehennemde görüyor ve cehennemde gördüğü bu kişiler içinde kendi hocası da var. Bu rüyadan sonra tasavvuf yolunu seçiyor. Onunla ilgili bu hikayenin neden anlatıldığını bilemiyoruz. Kendi motivasyonunu da bilmemiz çok zor ama buradan rüyaların bir eleştiri alanı olarak kullanıldığını bilebiliriz. Belki de hayatlarındaki bazı sorunları rüyalar üzerinden dile getirip rüyalar üzerinden kendilerini eleştiriyorlar. Tasavvuf yolunu seçmek rüyayla anlatılıyor.
-Cevabını aradıkları sorular için 'istiareye yatmak' denilen rüyalar da hakim miydi o dönemlerde?
Bazı rüyalar öncesinde istiareye yatılıyor. Mesela Evliya Çelebi'nin anlatılan rüyasından belli bir rüya görmek istediğini biliyoruz. Başka hikayelerde de böyle bir şey anlatılmıyor. Birden bire görülen rüyalar birden bire görüldüğü için de çok korkutan, şaşırtan, etkileyen rüyalar var.
-O dönemde görülen rüyaların öte alemden, Allah tarafından gösterildiği inancı da var mı?
Rüyaların önemli olduğu bir toplum. Özellikle mutasavvıflar, Halveti ve Bayramiler ve başka tarikatlar için de rüyalar çok önemli. Çünkü rüyaların ilahi mesajlar olduğu düşünülüyor. 17. yüzyılda uhrevi ve dünyevi deneyimler nasıl yaşanıyordu, bu dünyalar nasıl kuruluyordu, sınırlar nerelerde çiziliyordu, ne tür anlatılar vardı, bunu yeterince görebilmiş değiliz. Dünyevi ve uhrevi hayat iç içeydi, ölülerle yaşayanlar birlikteydi demiyorum ama onların zihniyet dünyasında bunların nasıl belirlendiği anlamamız gereken bir konu.
-Rüya tabirleri nasıl oluyor?
Rüya tabirnameleri var, bu tabirnamelerin başlarında genelde kısa tartışmalar olur ve rüyanın neden önemli olduğu, hangi hadislerle savunulduğu anlatılır. Tabirnameler, İslam tarihinin erken dönemlerinden itibaren hazırlanmaya başlanmış ve en eski kopyalar hatta nadir kopyalardan birçoğu bugün İstanbul kütüphanelerinde yer alıyor. Osmanlıların bu kitaplara meraklı olduğunu görüyoruz. Çoğunu toplamışlar, okumuşlar.
ÖLECEĞİNİ GÖRDÜ
-Bu araştırmalarla ilgilenmeden önce de rüyalarla ilgili bilimsel çalışmalar yaptınız mı?
Rüyalarla hep tarih açısından ilgilendim. Rüyaların bize o dönem hakkında şu ana kadar görmediğimiz, bilmediğimiz neleri gösterdiği ya da bildiğimiz konulara nasıl yaklaştıklarıyla ilgili çalıştım. Aslında dünyada çok sayıda rüya tarihçisi var. Osmanlı rüya tarihçileri olarak küçük ama büyüyen bir grubuz. Biz kültür ve sosyal tarihçiler değişik yollardan iz sürüyoruz. Şu anda Osmanlı tarihçiliğinde müthiş çalışmalar yapılıyor. Tüccarlar, korsanlar, sultanlar ve vezirlerin hayat hikayelerinin izi sürülüyor.
-O dönemlerde de kötü rüya görürsen kimseye anlatma, iyi rüya görürsen sevdiğin kişiye anlat türünden inanışlar var mı?
British Library'de kabus görülünce ne yapmak gerektiği üzerine bir risale bulmuştum. Orada kabus görüldüğünde ne tür dualar okunması gerektiği yazıyordu. Her rüya anlatılmıyor tabii. Hangi rüyaların anlatılıp hangilerinin anlatılmadığı üzerine de çeşitli görüşler var. Mesela Evliya Çelebi, Melek Ahmet Paşa adlı bir vezirin yanında çalışıyor. O vezirin eşi Kaya Sultan'ın birkaç kötü rüyasını seyahatnamesinde anlatıyor. Rüyada Kaya Sultan bir şekilde öleceğini görüyor. Ve bunun üzerine kendisine bağış yapmasını öneriyorlar, Kaya Sultan da çok büyük bağışlar yapıyor ancak yine ölüyor.
-Rüyasında malum oldu dediğimiz durum gibi...
Rüya deyince tek bir kişiyi düşünüyoruz ama bu, rüya metinlerinde çok paylaşılan bir şey. Kim kime rüyasını anlatıyor, rüyada kim görülüyor? Rüyayı sosyal ilişkiler ağı içinde görmek gerekiyor. Tarihteki metinler de bunu hatırlatıyor. Evliya Çelebi, Kaya Sultan'ın gördüğü rüyayı eşi Melek Ahmed Paşa'ya anlatıyor ve rüyayı da o yorumluyor. Biz buradan karı-koca arasındaki ilişkiyi de görebiliyoruz.
KADINA AİT RÜYA AZ
-Rüyalar o dönemde yaşayanlar için nelerin ya da kimlerin önemsendiğini mi gösteriyor?
Kimi biyografi yazarları arkadaşlığı öne çıkarıyor ki bunlardan biri åşık Çelebi. Öldükten sonra arkadaşını gören var. Ya da kendi hakkında arkadaşları tarafından bir rüya görülüp de yorumlanan da var. Bazı rüyalar korku ve endişelerini de yansıtıyor ayrıca bir eleştiri alanı olarak da kullanılıyor.
-Kadınlara ait rüyalar var mı?
17. yüzyılda Üsküp'te yaşayan mutasavvıf Asiye Hatun'un tuttuğu rüya defteri var ve bu Cemal Kafadar tarafından günümüz Türkçesi ve çeviri yazıyla yayımlandı. Benim çalıştığım biyografik eserlerse erkek egemen bir dünya. Bu biyografilerde erkek hayatları anlatılıyor. Çok nadir kadın rüyaları var, rüyayı gören de rüyada görülen de rüyayı paylaşan da sadece erkekler. Ancak belli noktalarda kadın dahil ediliyor. Gerçeklik aramaktansa aslında metinlerin nasıl bir dünyası vardı diye bakmak lazım.
-Rüyalar ölüm düşüncelerine dair ipuçları veriyor mu?
Tabii. Nev'”zade Atay” adlı bir yazarın Hadaik'ül Hakayik yani 'Hakikat Bahçeleri' adlı kitabı üzerine çalışıyorum. Kitap yaklaşık bin ulemanın ve şeyhin hayat hikayelerini içeriyor. Burası aslında bir ölüler bahçesi çünkü anlatılan yaşam hikayelerinin hepsi ölmüş kişilere ait. Atay”'nin amacı kaybedilen Osmanlı ulemalarını ve Osmanlı şeyhlerini okurların hayatına tekrar çağırmaktı.

HAYAT HAYAT OSMANLI
-Sizin rüyalar üzerinde yaptığınız gibi başka ilginç tarih araştırmalarından örnekler verebilir misiniz?
Erken modern Osmanlı hayatları üzerine çok ilginç birçok çalışma var. Tarihçilerin bir kısmı kadı sicilleri dediğimiz mahkeme tutanakları ve kayıtlarını inceleyip bir mahallede ya da şehirde neler yaşandığına bakıyor. Şehir tarihçileri Balkanlar, Anadolu ve Arap şehirlerinin nasıl Osmanlı şehirlerine dönüştüğünü ve buradaki hayatları nasıl biçimlendirdiğini araştırıyor. Mimarlık tarihçileri ve sosyal tarihçiler Osmanlıların kendilerini külliyeleri, çeşmeleri ve mezar taşlarıyla nasıl sergilediği üzerine çalışıyor. Diplomasi ve ticaret tarihi üzerine çalışanlar ise Osmanlı hayatları ile erken modern dünyayla, İspanya Habsburglarından Safavilere ilişkilere bakıyorlar. Kısacası Osmanlıları hayat hayat anlamaya çalışıyoruz.



Sibel Ateş Yengin

Konular